Duymamak, egonun arzuya karşı aldığı ilk tedbirdir…Sen konuştukça zihnimden geçen ve kendini tekrar eden cümlem bu oldu durmadan ve durmadan..
Konukseverlik dışkılayan biri değildin, dokunduğum her bardağa, ayaklarımı uzattığım her köşeye ihtiyatlı bakıyordun..Stilize edilmiş hayatında, Yunanistan‘dan aldığın kahve bardağının yanında oldukça çelimsiz ve renksiz durduğumun farkındaydım, yine de hiç tanık olmadığım bu yaşamın bir kısmını izleme, fikir edinme hatta seyretme dürtüme hakim olamıyordum..İçim tıka basa sessizlikle doluydu ve sen sürekli anlattığın hikayelerinle ayartıcı bir tavırla beni ters köşeye itmeyi başarıyordun..Türetilmiş bir heyecan mıydı bu? Öngörüsüzlüğümün performansı diyebilir miydim?..Kanaat önderi olmadığım açık ara belli olan tüm cinsel arzu dolu anılarını, deneyimlerini anlatırken elimle kazağımı çekiştirerek sündürüp dizlerime kadar kapattığımı sen söylediğinde farketmiştim...Söyleyecek güzel kelimelerim olmasına rağmen cümle kuramadığım zamanlarda bir şeyleri çekiştirmek parçalarına ayırmak kişiliğimin en belirleyici özelliğiydi, şarap kadehi olsa elimde ona tutunurdum mesela ve büyük olasıkla heyecanımdan kırardım yada kolalı keten bir peçete olsaydı kenarları yaldızlı nakışlı, saçaklarını sökene kadar çekiştirirdim…Ama elim boşta kalmıştı, gözlerim evinin içinde gezinip herhangi bir objeye tutunmak istemişti, çünkü hafızamın bulanık kısmına denk gelen bu kendine has dünyanın hangi parçası olduğumu anlamakta zorluk çekiyordum...Yine bilmediğim bir evdeydim ve yine evdeki tüm eşyalar benden hoşlanmamıştı..İncecik, zarif kahve fincanının zerafetini gölgeliyordum mesela, harika hikayesi olan, dalıp kendin çıkardığın deniz kestanen suratıma bile bakmıyordu, bitkilerine çiçek dediğim için neredeyse kapı önüne konulacak bir tavırla karşı karşıyaydım devetabanın ve dostları tarafından..mağlubiyete karşı bağışıklığım vardı neyse ki..
Direndiğimi düşündün ama sorsaydın direnmiyorum derdim, kapıdan içeri girdiğim andan itibaren şirazesi kaymış geçmişimi, yüzeyin altına ittiğim taleplerimi, kaskatı irademin bilinçli kısmını ellerini yıkayacaksın değil mi dediğin anda çoktan su ve lavantalı sabununla beraber lavabodan aşağı yollamıştım aslında..