Al dedim, bu harita senin, al bunu, seç bi yer giderim. En sevdiğin yemeği söyle yaparım. Sarma sararım, falafel kızartırım. Seç filmini, çal müziğini dinlerim. Sevmesem de orta yolunu bulurum. Al bu makas senin, al bunu, kes saçlarımı. Kim canını acıtmış, kim yaralamış söyle, yaralarını sararım. İnanmasan da ver bana bir şans, denerim. Sana kırmızı oje aldım uzat ayaklarını sürerim. Söyle yumurtanı nasıl seversin, istersen haşlarım, istersen çırparım. İstersen kısa cümleler kurarım dilersen sabaha kadar anlatırım. Eğer tutmazsan beni hızla düşerim’
diye anlattı dün gece gördüğü rüyasını gecenin üçünde Mardin'li midyeci Salih usta. İçkiyle uyuşan kafalarımız açıldı. Kimimiz burnunu çekti, kimimiz çaktırmadan gözlerini sildi, kimimiz de sövdü Salih ustayı ortada bırakan sevdiceğine. Yeni tenceresini getirdi Salih usta. Sıcacık midyeleri el çabukluğuyla açtı, üzerine limon sıktı. Biz 86. midyemizi yedik, 3 kişiydik, 5 yıldır karısı onu terk etmişti, 3 yıldır yüzünü görmüyordu, 2 yıl 4 aydır ondan hiçbir haber almıyordu, bir tencerede 256 tane midye vardı, Taksim'den Arnavutköy'e taksi 16 lira yazıyordu, hava 20 dereceydi, boyum hiçbir zaman 1.60 olmadı. Salih usta yaklaşık 5 yıl 1 ay 12 gündür o boşlukta düşmeye devam ediyordu ve onu tutan hiç kimse yoktu.
2 yorum:
elinize sağlık
cok keyifli ve carpici bir yazi :)
Yorum Gönder