3 Mayıs 2020 Pazar

      
    Alternatif bir tarih uydurması yapıp hakikati göz göre göre çarptırarak bir hikaye anlatmak isterim size..Birbirinin benzeri mağduriyetleri sıralamadan, kantarın hassas kısmını bir kenara atıp ivedilikle ondan bahsetmek isterim size..

    Onu tarif etmek için ne rafine diyebilirim ne de şiirsel. Gözlerimi kamaştıran bir güzellikten asla bahsetmiyorum. Kusurlarıyla, kibar bir kayıtsızlıkla sarfettiği cümleleriyle, disiplinsizliği ve itaatsiz saçlarıyla yanıbaşımda duran ondan bahsetmek isterim size..Yedi düvele sorsam hayatıma ne zaman hangi ara girdiğini asla cevap alamam. Başı ve sonu olmayan sohbetlerimde aniden beliriveren hakikat ile cezbedici yalanları peşi sıra söylemekten çekinmeyen, tahrip hatta tahrik edici doğasının bilincinde olan biridir o. sosyal bir sohbete iştirak etmek gibi yumuşaktır düşünceleri bazen.

    Rüzgarla hareket edermiş gibi bir hisse kapılırsınız onun yanında. Kızgınsa, bergamotla portakal gibi kokar saçları. Onu güldürebilmişsem, her hareket ettiğinde burnunuza amber kokusu gelir. Heyecanlanmış, olayın vehametine kaptırmışsa kendini lavanta ile leylak karışımı bir koku duyarsınız. Ve o zamanlarda etrafınızdaki tüm metruk yapılar ışıltılı bir kumpanyaya dönüşüverir. Soğuk havalarda çatlamış parmağın sızlaması gibi bir huysuzluk hakim olur bazen üzerinde. Siyahın görmediğim en siyah rengine bürünür düşünceleri. Gösterişli olmayan ama bakmaktan kendimi alamadığım gözlerinden kaçırma gereksinimi duyarım o anlarda.

    Bazen gider..Günlerce hatta aylarca haber alamazsınız. Kendimi ondan uzaklaştırmak, onu düşünmemek için gösterdiğim çabalarıma tanık olsa benle iftihar ederdi muhtemelen. Üzerimde yarattığı hafriyatların arasından nazik dengemi bulmaya çalıştığım anlarda karşıma çıkıverirdi. Hiçbir açıklama yapmadan, sanki az önce uzunca bir cümle sarfetmiş de devamını söylüyormuş gibi bir rahatlıkla belirirdi. Artık karşınızdaydı. Soru sormadan, en sevdiğiniz şarkının nakaratı gibi eşlik etmek isterdiniz ona..İradem; habitatım gereği soğuk ve hacimli olduğundan nerede durmam gerektiğini bilirdim..Asla ne sormam gerektiğini bilmem ama nerede durulur en iyi ben bilirdim böyle zamanlarda..

     Mütevazi alanıma hiç düşünmeden girdiği, yanıma sokulduğu o günden bahsetmek isterim size..O gün mürver kokuyordu. Öylece durmuştuk ikimizde, rüzgarın dinmesini beklemiştik. O anda her şeyin nefes aldığını farketmiştim, uzaklarda çalan bir şarkı nefes alıyordu, ahşap zemin nefes alıyordu, şirazesi kaymış düşüncelerim nefes alıyordu, kolunun koluma değdiği yerden başlayan tüm bedenim nefes alıyordu. Hiçbir ölçüye uymayan zahmetsiz bir zerafetle ayağa kalkıp elini uzatmıştı;
“Beni hiç dansa kaldırmadın bunca zamandır” dedi.

        Size ondan bahsetmek isterim ama önce kırılan kalbimin evrende süzülen halini izlemek isterim müsaade ederseniz.


                                            

Hiç yorum yok: